Her seçim döneminde boşa kürek çekmekten onca heyecanlanan insanlar arasında bir yalnızlık kaplıyor beni.
2011 seçimlerinde hiçbirimiz sandık başına gitmesek bile sonuçta sandıktan AK Partiye %50, CHP’ye 25%, MHP’ye %12,5 ve BDP adaylarına %6,75 oy çıkacağından neredeyse eminim.
Muhalefet, yönetimde olanları “bunlar, kocakarının arada bir kaçamak yapan anlayışlı kocası gibi değil, kocası ailesini geçindirmek için olanca gücüyle çalışırken başka erkeklerle ilişki kurup kenarda para biriktiren bir kadın gibi milleti aldatıyor” diye aleniyi gösterip eleştirir gibi değil, nedensizce dağılmak üzere olan bir ailede kışkırtıcılık yapıp yuva yıkmaya çalışır gibi davranıyor.
AK Partiye varolan bağlılık duygularını artıracak bu muhalefet davranışıyla bir de gurur duyup seçimden sonra böbürlene böbürlene “sert muhalefet yaptık ama halkımız cahil” diye ortalıkta gezinirler artık.
AK Parti demokratik bir ülkede ta en baştan küçük marjinal bir grup olmanın dışında varlık gösteremezdi, bağımsız bir Türkiye’de 2007’de değilse 2013’te yok olup gitmişti.
Siyasetin dış müdahalelerle anti-demokratik masa başı çalışmalarında biçimlendirildiği anlaşılan günümüz Türkiyesinde bu durumu makyajlamak için seçim süreçlerinde her tür partiye ve medyaya roller düşüyor.
Şimdiki roller çok sert. Fırsat bu fırsat her kesim, kendi içinde savaşıma girerek bu durumu, rol yaparken ayak bağı olanlardan kurtulmak için kullanıyorlar.
Yönetici kadrolar, güya birbirine girmiş gibi gözükürken aşağıda yapmak istedikleri temizlikleri yapıyorlar.
Seçimlerden ne çıkarsa çıksın iki olası sonuç kaçınılmaz gibi görünüyor.
Birincisi; AK Parti bir kaç yıl içinde iktidardan düşecek gibi. Ancak iktidar, muhalefet ve herhangi siyasal görüntü vermeyenler dahil siyasette etkili olduğunu düşünenlerin çoğunluğunun bütün uğraşı AK Partiyi bundan sonra da siyasal sahnede tutmak için.
İkincisi; AK Parti, sıradan bir siyasal partiden çok daha masraflıdır ve elinden bir şeyler almak için geriye yalnızca AK Partiye güvenenler kaldı. Görünen o ki AK Partiye güvenenler, AK Partinin kalan iktidar süresinde, muhalefete düştüğünde olacağından daha sert biçimde (gizli, derin, paralel gibi sıfatlar eklensin eklenmesin) devlet müdahalelerine uğrayacaklar; AK Parti iktidarından sonrası da belli.
Yönetici seçkinleri bir yana bırakırsan AK Partililerin işi Allah’a kaldı. Allah yardımcıları olsun.
Gel bu yazıyı Brecht’ten bizzat çevirmiş olduğum bir şiirle bitirelim:
Tekerleğin Değiştirilmesi
Orturmuşum caddenin kenarına.
Sürücü tekerleği değiştiriyor.
Hoşnut değilim geldiğim yerden.
Hoşnut değilim gideceğim yerden.
Neden bakıyorum tekerleğin değiştirilmesine
Sabırsızlıkla?
Bertolt Brecht, 1953