Sabah namazını kılanlar dağılıyor. Toplu olarak değil, bir bir çıkıyorlar. Yavaş, düşünceli yürüyorlar. Emekliler apartmanlarına, esnaf dükkânlarına yöneliyor.
Bir zamanlar, kış geçmişin mevsimiydi. Aile toparlanırdı. Zaman hikayelerle geçerdi. Hikaye, geçmişte yaşanmış olanların biraz gerçek, biraz hayal, biraz çarpıtma anlatılması. En hası tabii ki ninelerde dedelerde bulunurdu.
Romatizma sızısıyla belli eder gelişini bahar ve geleceğe açılır. Baharla hikayenin zamanından eylemin zamanına geçilir ve başlarken sabah namazının dağılışına eski zamanlardan kalma bir burukluk ilişir.
* * *
Papatyalar açtı.
* * *
Mart ayında bahar, geliyormuş gibi yapar bir türlü gelmez. Ama bahar, geliyormuş gibi yapıp bir türlü gelmemek değil midir zaten?
İnternet’te Türkçe-İngilizce sözlüğe bakıyorum. “Mart” yazıp sorguluyorum. İngilizce “mart”ın Türkçe karşılığı, “alışveriş merkezi”ymiş. Türkçe, “mart”ın karşılığıysa, İngilizce “march”.
İnternet bu ya, herşeyin üzerine tıklayabiliyorsun. Ben de bu sefer “march”ın üzerine tıklıyorum. “March”ın Türkçe karşılık listesi uzun. Yürüyüş yapmak (topluca); yürüyüş (topluca); marş; mart; mart ayı; yürümek; düzenli adımlarla yürümek; ilerlemek; yürüyüş yaptırmak; askeri yürüyüş; ilerleme; gidiş; hudut; yürünen mesafe; yürüyüş; sınır; uygun adımla yürüyüş; yılın üçüncü ayı; gidiş; İngiltere’de yerleşim yeri; ileriye adım atmak.
Mart ayı, yılın son ayı kabul edildi esasen uzun süreler. Son aylığa Aralık’tan daha uygundur. Doğrusu Nisan olmalıdır ilk ayı güneş takviminde yeni gelen yılın.
Kışın -soğuktur, bataktır- akın yapılmaz. Asker kente çekilir. Şimdi değilse de bir zamanlar öyleymiş. Defterlerin kapatılıp sonbahara kadar sürecek yürüyüşün başlangıç zamanıdır, Mart. Hazırlıklar uzayıp topluca yürüyüşe geçilmezse; sonra için için nice patlamalar olur, nice kavga, nice kırılma, nice kopuş.
* * *
Uzun sözün kısası; mertler için Mart, “kış kış”ın bittiği “marş marş” zamanıdır.