Deniz kıyısında tahta platformun üzerindeki şezlonga uzanmıştım. Ufak bir erkek çocuk -görsen padişah gibi heybetli- elinde küçük kum kovası duşa yanaştı. Kova boş; duşun altında yere koydu. Duşu açınca şiddetle gelen sudan ürküp kaçtı. Dönüp suyu kapadı ve yeniden bu defa dikkatlice açtı. Su ip gibi akıyordu. Kovayı doldurdu.
Kova su dolunca aldı. Götürüp büyük boş bir yoğurt kabına döktü. Böyle böyle kabı doldurdu. Bu sefer kabı götürüp denize döktü. Sonra eller belde eserine baktı. Ege’de bir koydaydık. Bulunduğumuz yerden dört yanı karayla çevrili, orta boy bir göl gibi gözüküyordu. Eserine gururla baktı; dünyanın en büyük denizini yapmıştı.
* * *
Çocuk, çocukluk yaptığında şirin oluyor, zeka pırıltıları görülüyor. Büyük yaptığında zeka yoksunluğunun ötesinde akıl yetersizliğini işaret ediyor.
* * *
Cumhurbaşkanının seçiminden başka her şey oldurulan 10 Ağustos seçimlerini en iyi özetleyense bir Zaytung haberi;