Önce bir durum saptaması yapayım;
AK Partili olmayanlar, AK Parti’nin liderinin yönetici değil buyurgan olduğunu ve kendilerini taciz etmekle kalmayıp devlet gücünü kötüye kullanarak haklarına tecavüz etmeye kalkıştığını haykırıp buna karşı direnişe geçti. Buyurgan olarak nitelenen lider, şimdi zorda kalındığından “Ne istiyorsanız söyleyin Ben yapayım!” diye buyuruyor. Buna karşı, aramızdaki aklı selim sahipleri “şimdiye kadar yaptıklarının sonuçları ortada; yaptıklarının önemli bir bölümünü yüzüne gözüne bulaştırdın, sonra da medyaya baskı yaparak aksi görüntü yaratıp sorumluluk ve maliyetini bize yükledin; senin hiçbir şey yapmamanı istiyoruz” deyip istifaya davet ediyor.
AK Parti’ye sesleniyorum;
demokrasinin gereği, kaynağı olduğun sorunun sorumluluğunu hissederek görevinin farkına varıp çözüm geliştirmendir. Güç dengesi ve kâr hırsıyla belirlenmiş uygulamaları bir buyurgan eliyle yaşama geçirmek olarak özetlenebilecek yönetim anlayışını ve başta liderin olmak üzere yalnızca bu yönetim anlayışıyla davranabilen yöneticilerini geri plana çekip hiç olmazsa bir süreliğine baskı altına alınmamış bağımsız kurullar aracılığıyla demokratik olarak karar alman gerekiyor.
AK Parti, sana acizane önerim şu;
karar ve uygulamalarının en azından bazılarının Türkiye koşullarına uyumsuz olduğunu inkardan vazgeçip vakit geçirmeden liderini geri plana çek. Devlet gücünü amacı dışında kullanıp toplumun geri kalanının haklarına tecavüz olarak görülen uygulamalarını yeniden değerlendirip Türkiye’nin geri kalanıyla uyum ve birliğini yeniden sağlayacak parti içi demokratik mekanizmaları geliştir. Uyum sağlandıktan sonra gerekli parti kurullarını toplayıp liderini dördüncü defa Genel Başkanlığa seçip seçmeyeceğine karar ver.
Bir dost