Annenin yalanı

Filmi seyredenler bilir; Şener Şen ve Perihan Kutman’ın oynadığı “Ne olacak şimdi” filminde Şener Şen, çapkın bir kocayı canlandırır; Perihan Kutman ise çapkının karısıdır. Çapkın ve karısının bir oğulları vardır. Filmde Levent Kırca çapkının avukatını, Nevra Serezli çapkının karısının avukatını oynar.

Bir erkek için kadının çekiciliği, içine doğup tahayyül ettiği olasılıklardır. Bunu, “Ne olacak şimdi”den bir sahneyle gözünün önüne getirebilirsin:

Çekiciliğin yitimi, olasılıkların içe doğmamaya başlaması, tahayyül edilememesidir.

Her kadın, zaman zaman, zamanla artan aralıklarla çekiciliğini yitirir.

Dış görünüşün güzelliği, çekicilik konusunda yalnızca ipucu verir. Çekiciliğini yitirmiş kadın, isterse yapay olarak güzelleşir. Tecrübesiz erkek, yanıltıcı ipuçlarına kapılıp hayal kırıklığına uğrar. Tecrübe kazandıkça yanıltan ipuçlarına kapılmamaya başlar.

Evlilik, kadın için çekicilik yitimine karşı bir önlemdir. Kadın çekiciliğini yitirdikçe erkek başka kadınların çekimine kapılabilir. Olası bir sonucu “Ne olacak şimdi”den izleyebilirsin:

Bu durum, nedense “aldatma” olarak adlandırılır. Aslında, kadın bütün bu olanların altında yatanın farkındadır, ancak kabullenmez, çekiciliğini yitirmemiştir, erkek kötüdür.

Mutlak kötü, temelsiz biçimde hep bir yalanla ortaya çıkar.

Aldatma durumu boşanmaya yol açmıyorsa adam, kadının cinsel çekiciliğin ötesine geçmiş olan çekiciliğinin etkisi altındadır; yalanın doğru olmasını ister gibidir. Yalan, böylece hakikilik kazanır.

Kadın, kendisine neredeyse sınırsız güç veren cinsel çekiciliğinin yitimine karşı önlem olarak onu ikame etmek için cinsel çekicilik ötesindeki çekiciliklerini kullanarak yalanı örer. Annelik, eşlik ve sömürüye açık bilcümle duyguyla ince ince işler bu örgüyü.

Annenin yalan örgüsünde büyüyen çocuk, siyasal gelişmeleri çözümlemeye başladığında bilmeksizin yalanla çarpıtılmış kendi tecrübelerine dayalı eğretilemeler yapar. Bu iş için kullanılan eğretilemelerin en başta gelenlerinden birinde, halk aldatılan zavallı anneye, siyasal iktidar aldatan mutlak kötü babaya benzeşir. Siyasal iktidar, halkı “aldatıyor”dur.

Böyle bir eğretileme, yanılgılara sürer yapanı. Aldatma, asıl yalanı muhafaza ettiği sürece evliliği bozmaz. Halbuki siyasette çekici olması gereken halk değil iktidardır.

Aldatma varsa iktidar başkalarıyla ilişki kuran anneye ve halk aldatılan babaya benzer. (Kusura bakma; bundan sonraki tümcede “kavas” yerine başka bir sözcük gelecekti, dilimin ucunda ama bir türlü hatırlamıyorum, umarım sen anlıyorsundur.) Bu durumda halk “kavas” değilse boşanma, siyasal iktidarın düşmesi kaçınılmazdır.

Bütün bu söylediklerimden sonra yalana ince ince bir de laf-ı güzaf bir seksistlik iddiasını işlemesinler annelerimiz, teyzelerimiz, abla ve kız kardeşlerimiz, kızlarımız, sevgili ve karılarımız ki böylece hep birlikte halkın nasıl bu iktidarı muhafazayı sürdürdüğünü bir daha görmeyelim.

Bir yanıt yazın