Aydın ile kurban

Hırlının, hırsızın, katilin, dolandırıcının kol gezdiği bir dünyada insan, “bak paralarım burada” diye ilan etmez. Onun içindir ki “parayla imanın kimde olduğu bilinmez” denir.

İman ile paranın birlikte bulunduğu kişi örnekleri varsa bile çok azdır. Bunlar birbirleriyle pek bağdaşamazlar ama birbirlerine benzerler. İman da para gibi gösterildiğinde harcanır, saklandığında artar.

Kanımca Hazreti İbrahim ile imanın ideali sunulmuştur. Gerek Tevrat’ta gerek Kuran’da çeşitli iman testlerinden geçtiği anlatılır.

İlk doğan oğlu kurban etmeye götürmesi bunlardan biridir. Babanın oğlunu kurban etmesi olacak iş değildir. Hazreti İbrahim sonuna kadar emin biçimde götürür. İmanlıdır. Allah yardım eder oğul öldürülmez. Akla aykırı, vicdana aykırı birşeyler zorunlu gözüktüğünde hep başka bir yol vardır. İnsan o yollarla Allah’ı hisseder. Kurban Bayramı’nda bunu kutluyoruz.

İmanı inançla karıştırmamak gerekir. “Ya Allah varsa, yandı gülüm keten helva” diyen inançlı kişi sarsılmasın diye inanışına sıkı sıkıya tutunadursun imanlı insan, başörtüsünün kadının Müslümanlığının gereği olmadığını ortaya koyan Bahriye Üçok’u merakla izleyip araştırır. İmanlıların çok olduğu bir ülkede Üçok’un ölümüne neden olacak bombayı kargoya koydurup göndertmek boşuna mıdır?

Üçok, kurban değildir. İlahiyat hocalığı yapmış bir düşünürdür. Tezini Kuran’a ve hadislere dayalı olarak çok daha güçlü biçimde formüle edebilirdi. Daha zayıf bir fikir olarak karşı tezi ezmeyecek biçimde ortaya attı. Ondan korkulmadı, imandan korkuldu; Allah’ın varlığından emin olan insanın gönül rahatlığıyla Üçok’un işaret ettiği konuyu araştırması halinde varacağı sonuçtan korkuldu.

Hazreti İbrahim, imana “bilimsel olarak anlayabileceğin hiçbir şey, ilahi olamaz” ilkesini kullanarak akılla vardı. Bu ilkeye Hazreti İbrahim İlkesi diyorum. Ay akılla kavranabildiğinde tanrısal olamaz, dolayısıyla Tanrı olamaz. Güneş de öyle. Böyle böyle sonu görülüp açıklanabilecek ne varsa tanrısallıktan çıkar.

Hazreti İbrahim İlkesi, tanrısallığın varlık alanını daraltmaz aksine, zihnen sınırlının içine hapsedilmişlikten kurtarıp sonsuz genişletir.

Kurban olayından “Allah için oğlunu bile kurban etmelisin” sonucunu çıkarmak ve bunu imanın temeline yerleştirmek kanımca sapma olur. Emin olabilirsin ki çıkarılacak asıl ders, Allah’ın kendisi için bile bir insanın kurban edilmesine rıza göstermediğidir.

Kurban Bayramını kutluyorum.

Bir yanıt yazın