Seçime mi gidiyoruz? Bak sen…

Dengesiz bir ekonomi, cari açıkla örtbas edildi. “23 yıl 9 aylık büyüme dokuz yılda mı gerçekleşti?” adlı yazımda gösterdiğim üzere iktisat bakımından ancak hilkat garibesi olarak nitelenebilecek istatistiki göstergeler peydah oldu.

2010’dan beridir, ekonomi en iyimserlerine göre neredeyse yerinde sayıyor. Diğer gelişen ülkelere bakıldığında ciddi bir gerileme var. Bu durum, iktisatta cari açık finanse edildiği sürece daha az hissedildi.

Ancak her konuda durumun giderek kötüleştiğinin geniş bir yurttaş kitlesi tarafından hissedildiği, 2013 Haziranında açıkça ortaya çıktı.

Ekonomiyi bu hale getirenler, milleti her konuda sıkıntıya boğanlar, hala iktidarda kalmakta ısrar ediyorlar.

Bu yıl Haziran ayında bir seçim yapıldı. Sonuçlar ortaya çıktı. İktidara yapışıp kalmış olanlar ve gölgesindeki sığınmalar, beğenmedi. Yeniden seçim istediler.

Seçimlerden önce kur davranışını inceleyip sonuçlarını 2011 seçiminden önce “Seçimden Seçime Kurlar” adlı yazıda özetledim.

Aşağıdaki grafik yıl başından beri döviz kurunun hareketini resmediyor.

Dolar, yıla 2 lira 35 kuruş civarında başladı. Sonra yükseldikçe yükseldi. Türk lirasının bu yıl dolar karşısında yüzde 20 ile yüzde 25 arasında değer kaybedeceği kesin gibi.

Olur mu öyle şey. Seçimlere bir ay kala kısa bir süre 3 liranın üzerine çıkmış olan kur haddi, 2 lira 90 kuruşun bile altına inmeye başladı. İşte bu bir kaç haftalık, en fazla bir aylık küçük miktardaki zorlama düşüş ile umut salınmaya çalışılıyor her seçimden önce olduğu gibi.

“Piyasa”da gözlendiği haliyle kur haddinin iktisadi çözümleme yapanlar bakımından seçimlerden önce hiç bir iktisadi değeri yoktur; ancak gündem oluşturmayla ilgili görüntü yaratmanın bir aletidir.

Salt kur haddi mi? Popülarize olabilecek her türlü iktisadi gösterge, hem iktisadi hem gösterge olma niteliğini yitirir. Bunlara baktığında bir hayal alemine dalıp gidersin.

Salt iktisadi göstergelerde mi durum böyle? Hayır, hemen hemen her konuda göstergeler, gösterge olma niteliğini yitirir. Ancak ileride her şey olup bittikten sonra düzeltildiklerinde tarihsel çözümleme için kullanılabilirler.

Güncel olan her şey bir hayal, hele bu sıkıştırılmış seçim sürecinde.

7 Haziran’da sonuç ortaya çıktı; her şey kötüye giderken hep aynı argümanlarla hem daha da artan zorbalıkla aksini kabul ettirmeye çalışan AK Partiden, millete gına geldi. Bu sonucu manipüle edebileceğini tahayyül edenler, ülkeyi yeniden seçime sürükledi.

Meclis çalıştırılmadığından dolayı 2016 için bütçe ve ekonomik durum muğlaklığını hala koruyor. Kısa bir süreye sıkışacak olan bütçe çalışmaları, 2016’nın da iktisaden belirsizliklerle dolu geçeceğini gösteriyor.

Bu durum sıktı artık. Önümüzdeki seçimlerde, gündemin bir hayal olduğu bilinciyle 7 Haziranda çıkan sonucu beğenmeyen AK Parti ve MHP, Hazirana göreyle kayıp yaşaması tek makul sonuçtur. Bunun aksi, kötü hayalin uyku durumunun ötesine taşmasına benzer biçimde kabusun gerçek hayata nüksetmesi olur.

Bir yanıt yazın