Ye-Dağıtım Ye-

Yanılmıyorsam Servet Divitçioğlu Hocamızdı. Yeniden üretim için “yenüretim” derdi.

Avrupa dillerinde rastladığımız (yapılanın yeniden yapıldığını belirtmek için fiilin önüne eklenen) “re-” önekini Türkçe’de karşılayacak bir olanak yok.

«Yen-» öneki yerine «ye-» kanımca daha uygundur.

«Yen-» bir yandan giysi kolunun ağız tarafını anımsatıp kılıfın kıyısını köşesini çağrıştırıyor; diğer yandan, emir gibi algılanıp insanı kazanmak için hırslandırıyor.

Sınırdaki ürün (İng. marginal product) kuramını kendiliğinden saptayıp “Ye kürküm ye!” diyerek kürkünü sınırdaki ürünüyle ödüllendirmeyi öneren bir atasözümüz var Türkçe’de.

Hülasa “yeniden”in kısaltması olarak “yen-” yerine “ye-” önekini kullanmak daha zekice olur ve daha yakışır.

Türk Tabibler Birliği’nin “Başbakan’ın hayali bize şimdiden yılda 2 Milyar TL’ye mal oldu” başlıklı internet haber bülteni aklıma ilk bunları getirdi. Bültenden anlaşılan sağlık sektöründe 3 tane ye-dağıtım yapılıyor ve bunun durdurulması isteniyor.

İlki, sektör içinde sabit olan kaynakların üretim birimleri arasında merkezi bir karar ve merkezi bir uygulamayla ye-dağıtımıdır. Bu ye-dağıtımın ussallığı ekonomik değil siyasaldır. Gerekçe bir kişinin bunu hayal etmiş olmasıdır. Bu kişinin bu konuda bilgili, görgülü ve tecrübeli olduğu söylenemez ve yüzünde de ilahi işaret taşıyan bir nur görülmüyor.

İkincisi, zamanlar-arası ye-dağıtımdır. Gelecekte ödenmek üzere şimdi tüketmeye karşılık gelir. Bu ye-dağıtımın maliyetini kısmen şu anda vergileriyle halk ödemekle birlikte ihmal edilmeyecek bir kısmı da gelecekte ödenmek üzere borçlanılıyor.

Üçüncüsü, bu bildiriye verilen emekle bir kez daha kendini belli eden emeğin ye-dağıtımıdır. Bir kısım değerli tabip, hastalarla ilgilenip ameliyatlar yapmak, öğrencilere bilgi ve tecrübe birikimini aktarmak yerine, saatler değil, günler değil, aylar değil, mevsimler değil, yıllar boyunca haspiste tutuluyor; bir yandan fiziksel varlığını sürdürmeye çalışırken, diğer yandan adli koşullarda görülen sağlıksızlıkları teşhis ve tedaviyle uğraşıyor. Başka bir kısım değerli hekim, işletmecilik konusunda etkinlik gösterip sağlık birimlerini işletmeleştirmekle uğraşıyor. Değerli hekimlerimizin bir diğer kısmı, düzeltilsin diye insanları varolan durum konusunda uıyarmak için ekonomik ve siyasal çözümlemelerle uğraşmak zorunda kalıyor.

Tüm bu ye-dağıtımların demiurgosu olarak gösterilen hayale gelince; genel olarak halkı zenginleştiremiyorsan halkı yoksullaştırıp zenginliği belli yerlerde toplarsın ve toplanmış zenginliğin önünde mutluluğun fotografını çektirirsin.

Türk Tabibler Birliği’nin internet haber bülteninin tam metni şöyle:

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, özel bir sağlık kuruluşuna ait hastane kompleksinin açılışında Türkiye’de dev şehir hastaneleri kurmanın 9 yıllık hayali olduğunu belirterek, “Ne yazık ki hala bunu gerçekleştiremedik. Danıştay’da vesaire bazı engellemeler oluyor. Ancak şimdi adımlarını attık. Bunları da aşıp süratle ihalesini yaptığımız şehir hastaneleriyle işe başlıyoruz” dedi.

25 ilde şehir hastaneleri kurulacağını belirten Başbakan Erdoğan, bu sayede yatak sayısının 43 bin 200 adet artacağını söyledi.

Yüksek Planlama Kurulu (YPK) kararlarında, yapılacak şehir hastanelerine “ancak mevcut hastanelerin yatak sayısından, yapılacak hastanenin yatak sayısı kadar indirim yapılması koşuluyla” izin verildi. Yani yatak sayısı artmayacak. Başbakan Erdoğan’ın kendisinin de imzası bulunan YPK’nın bu kararını ekte kamuoyunun değerlendirmesine sunuyoruz. (Karar için…)

Peki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 9 yıllık hayali neticesinde bugünden başlayıp önümüzdeki 25 yıl için oluşan kamu borcunun tutarı ne?


İhale

Kira Bedeli (TL)

Hizmet Bedeli TL

Toplam Yıllık Kira

Kayseri
137.730.000137.730.000,00

Ankara-Etlik
276.000.000256.288.181,53532.288.181,53

Ankara-Bilkent
240.000.000233.881.598,64473.881.598,64

Elazığ
94.837.10458.451.037153.288.141,00

Yozgat
54.750.000-*54.750.000

Manisa
64.250.000-*64.250.000

Konya-Karatay
88.791.634-*88.791.634

İstanbul-İkitelli
258.900.000-*258.900.000

Mersin
140.900.000-*140.900.000

TOPLAM
1.356.158.738 1 Milyar 904 Milyon
779 Bin 555 Lira
17 Kuruş

25 yıllık toplam
(bugünün rakamlarıyla)
33.903.968.450 47 Milyar 619 Milyon
488 Bin 879 Lira
20 Kuruş

*Hizmet satın alım bedeli henüz öğrenilememiştir

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “engelleme vesaire” olarak yorumladığı Danıştay kararlarında da ihaleyi alan şirketlere mevcut hastanelerin ticari amaçla kullanılmak üzere verilmesi temel hukuka aykırılık olarak değerlendirildi. Zaten devlete hizmet satacak, yaptığı binayı Sağlık Bakanlığı’na kiraya verecek şirketlere; bir de kamuya ait mevcut hastane binalarının otel, alış veriş merkezi vb. yapmak ve işletmek üzere verilmesi hukuka aykırı bulundu. Türk Tabipleri Birliği’nin Ankara-Etlik, Ankara-Bilkent ve Elazığ ihalelerine ilişkin davalarda mevcut hastane binalarının özel şirketlere verilmesinin hiçbir hukuki dayanağı olmadığı belirtildi.

O halde bu ısrar niye?

İngiltere’nin pop şarkıcılarıyla birlikte en iyi “ürün” olarak Olimpiyat Oyunları açılış töreninde tanıtımını yaptığı Ulusal Sağlık Hizmetlerini (NHS)  pazara açmasına neden olan ve sistemi tüketen kamu özel ortaklığı uygulamasında ısrar edilmesinin nedeni nedir?

Ortalama insan ömrüne göre iki kuşağı borçlandıran bu uygulama “ortaklarından” hangisinin yararına yapılmaktadır?

“Çılgın Projeler” arasında sayılan şehir hastanelerinin esası kamuoyuna neden açıklanmamaktadır?

Bazı projelerin sadece “çılgın” olduğu kabul edilerek vazgeçilmesi mümkündür. ABD’li özelleştirme teorisyeninin sözü olan “kürek çeken değil, dümen tutan devlet” 663 Sayılı KHK sayesinde Sağlık Bakanı tarafından da kullanılmıştır. Dünya Ticaret Örgütü’nün sözleşmelerinde belirlendiği gibi “bir kamu hizmeti alanının rekabete açılması durumunda, devlet burada tekel hakkı olduğunu iddia ederek, şirketlerin rekabetini engelleyemez” kuralı gereği Türkiye sağlık hizmeti alanını “rekabete” açmıştır. Kamu özel ortaklığı, özelleştirmenin Truva atıdır. Bu yoldan dönülmelidir.TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ

Bir yanıt yazın