Girdi çıktı çözümlemesi (İng. input output analysis) iki olguyu iktisadi çözümlemeye katar. Birinci olgu, yalıtılmış sektör bulunmadığıdır; bir sektörün etkinliklerindeki azalma ya da artışların girdiler aracılığıyla tüm sektörlerdeki etkinliklere etkisi vardır. Malın değerinde katma değerin yanı sıra girdilerin değeri gözükse bile ikinci olgu, girdi değerlerinin yalnızca başka sektörlerdeki katma değerin üretilen malın değerine taşınmasına aracılık etmesidir; malın değeri, sırf katma değerden oluşur. Bu olguları, önce sayısal bir örnekle sonra daha somut bir örnekle anlatacağım.
“Girdi çıktı çözümlemesinin anlamı” yazısını okumaya devam etAuthor: admin
Katma değer ihracatı
İktisadi çözümleme katma değer ticaretine göredir, doğrudan bürüt dış ticaret istatistiklerinin kullanılması ancak bir yakınsamadır ki yirmi beş otuz yıl öncesine kadar bu bir sorun yaratmıyordu; ama artık bizzat uluslararası iktisadın temel sorunlarından biridir. Toplam üretiminin içinde ihraç ettiği ürünlerinin ve toplam tüketiminin içinde ithal ettiği ürünlerinin payı ihmal edecek denli az olan bir ülke, -sanayi içi ticaretin bir sonucu olarak- ekonomisi neredeyse tamamen dış ticaretten oluşan bir ülke olarak gözükebilir ya da teknolojik ürün üretme kapasitesi bulunmayan bir ülke, yüksek teknoloji ihracatçısı olarak gözükebilir. Johnson (2014) beş olgu saptayarak bu soruna ışık tutuyor. Bu yazıdaki verileri, şekli ve tabloları Johnson’un (2014) çalışmasından aldım.
“Katma değer ihracatı” yazısını okumaya devam et2014 biterken
2014, ruh çağırma seansları ve hayalet avcılığıyla geçti.
“2014 biterken” yazısını okumaya devam etÖlüm vesaire
Heidegger’in doğrudan yazdıklarının değil ama bunları eleştirel olarak değerlendirmenin -örneğin fırlatılmışlık kentlerde yaygınlaşırken kentlinin fırlatılmışlığı olarak sanatın nasıl gittikçe daraldığı gibi bir çok konuda- yetmiş yıllık kentleşme sürecinin bildik biçimiyle sonuna yaklaşan Türkiye’de olup bitenleri anlamak için uygun zihni araçlar sağlayacağını düşünüyorum. Bu bağlamda yararlı olacağını düşündüğümden zaman ayırıp bu yazı dizisini tamamladım.
“Ölüm vesaire” yazısını okumaya devam etEvham
Evham, yaygınlaşması Mevlânâ’nın “manayı anlatış kâfi olsaydı, dünya halkı işsiz ve manasız olurdu” (aktaran Sarı 2012, s. 190) diye dile getirdiği haletiruhiyedir. Heidegger bunu, senin kendini dünyadan ayrıştırıp kendinin kendin olarak farkına varmanın tek yolu olarak görür.
“Evham” yazısını okumaya devam etFırlatılmışlık
Düşün ki kendini kurulu bir dünyada buluyorsun, bu dünyayı sen kurmamışsın, bu dünya senin için kurulmamış, üstüne üstlük kurulurken sana yer hazırlanmamış; bu durumda kendini dünyaya fırlatılmış hissedersin. İşte bu fırlatılmışlıktır, kanımca Heidegger’de dananın kuyruğunun koptuğu yer. Artık yazdıkları hepimizin iç ya da dış gözlemle ulaşabileceklerine dair değildir; belli koşullar içinde bulunan birinde rastlanabilecek belli tür bir zihin haline ilişkindir.
“Fırlatılmışlık” yazısını okumaya devam etDünyadalık
Heidegger, “dünyadalık” kavramıyla özne-nesne ayrışmasına dayalı dualist yaklaşımı aşmaya girişir.
Düşünmenin neoliberal hızı
Düşünmenin hızının düşünmenin sezgisel, dinsel, bilimsel ya da felsefi olup olmamasını belirlediğini göstererek başladığım bu yazıda, önce bu yönde yapılacak ayrımın bir olayın içindeyken onu düşündüğün sırada değil olayın üzerine düşünülmesiyle ortaya çıktığını, sonra da neoliberal dönemde düşünmenin dinsel gibi olmaya eğilim gösterdiğini hızla anlatıyorum.
Benimsellik
Heidegger, dünyevilik ve göksellik/uhrevilik ayrışmasının ötesinde düşünmeyi olanaklı kılmak üzere bir kavramı, benimselliği ileri sürer.
İnönü Geleneği
İsmet İnönü, en azından İstiklal Harbi ve Lozan Barış Konferansı’nda ulusal kahramanımız oldu. Ama şu da bir gerçek ki Türkiye’de çok partili döneme geçiş başarısızdı ve bu başarısızlık hala sürüp gidiyor.
“İnönü Geleneği” yazısını okumaya devam et