Kafamız karışmasın; forma girelim

15 Şubat’ta, Airporthaber’de “THY’nin bu konuda şakası yok” başlığıyla bir haber yayınlandı, sonrada yayıldı. THY’de kabin görevlileri için boy-kilo kriterleri varmış. Her yıl Mayıs ayında ölçüm yapılıp bu kriterlere uyup uymadıkları denetlenirmiş. Bu sene bu ölçümler Şubat ayına alınmış. Şimdi kabin görevlileri forma girmeye çalışıyormuş.

Her şeyin bir zamanı var. Mayıs ayı, çoğumuzun rahatlıkla anlayacağı nedenlerle kilo ölçümleri için daha uygun bir zamandır. Şubat ayı, bu bakımdan rahatlıkla anlayabileceğimiz bir zaman değil. Kafa karşıtırıcı bir zamanlama. Ama şimdi tam da kafa karıştırma zamanı.

Siyasette ikna edemedin mi kafa karıştırırsın. Önümüzde sıra sıra seçimler var ve parlementodaki partilerin tümü ve içeriden dışarıdan yandaş ve destekçileri, bizi ikna etmekte zorlanacaklar gibi. Hatta bu imkânsız gözüküyor. Şimdi tam da kafa karıştırma zamanı.

Spekülatif büyüme, uygulandığı sürece varolan koşullarda iktisadi ussallıkla uyumlu değildir; ta ki sürecin sonunda oluşan koşullar dengeye getirinceye kadar. Sonunda denge oluştuğunda süreç boyunca iktisaden temelsiz görülen büyüme, temellerine kavuşur. Ya denge oluşmazsa? Türkiye’de on yılı aşkın süredir yürütülenler birçok bakımdan böyledir. Göründüğü kadarıyla spekülatif büyümeden büyüme gidiyor geriye spekülasyon kalıyor. Şimdi tam da kafa karıştırma zamanı.

Hakikaten biz AB’ye tam üye olmayacak mıydık? 2014’e gün almamış mıydık? Fasıllar açılacak fasıllar kapanacak biz de tam üye olmayacak mıydık? Yoksa biz öyle tahayyül etmiştik de AB ülkeleri bizi yalnızca ayrıcalıklı bir şey mi yapacaktı? 2023’te kesin tam üye olur muyuz? Şimdiki muhalefet bizi bu hedefe taşır mı; yoksa aynen mi devam edelim? Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Türkiye’nin kontrolünde yeni bir dünya kurulmuyor muydu? Ya güçlü ekonomiye geçiş, finans merkezi olmamız? Hangi parti daha iyi yapar acaba? On yıldır yürütmede, yasamada, hatta yargıda ard arda üst üste hukuka aykırı uygulamalar yapılırken; sözle esip gürleyen ama bu hukuksuzlukları sineye çekip, sonuçlarını kabullenip uygulamalar fiilen meşruymuş gibi davranan, fiilen karşı çıkmayan, direnmeyen sözde muhalefet, iktidarın en iyi çalışan organlarından biri gibi değil mi? Spekülatif büyüme bitti; geriye kursağımızda spekülasyonun tadı kaldı. Artık hülyalarda gezemiyoruz, gerçek acı veriyor, “buradayım” diyor. Şimdi tam da kafa karıştırma zamanı.

Karıştıran karıştırmaya çalışsın; bizim içinse spekülasyonları hülyaları bir yana bırakıp tam da kafamızı netleştirme zamanı.

Bu arada daha geçenlerde THY’nin kılık kıyafet’ini değiştirmek üzerine modasal bir tartışma çıkmamış mıydı? Sonra da bu zamansız kilo-boy ölçümü. Kafamız karışıyor. Ama geri dönüp 25 Aralık’ta Milliyet’te yayınlanan “26 THY çalışanı işe iadeyi kazandı” haberi baktığımızda, kafamız netleşiyor. Olduğu gibi aktarıyorum:

Hava-İş sendikasından yapılan açıklamaya göre 12. İş Mahkemesinde dün görülen davalarda 26 THY Teknik AŞ üyesi işçinin işverence yapılan fesihleri haksız bulunarak işe iadelerine karar verildi.
İşte o açıklama:
“Yasadışı Grev Yaptıkları İddiası İle İş Sözleşmesi Feshedilen 305 işçiden THY Teknik A.Ş Üyemiz 26 İşçinin İşe İadesine Karar Verildi. Değerli Basın ve Kamuoyumuza 29 Mayıs 2012 tarihinde demokrasi ayıbı havacılık işkolunda grev yasağına karşı çıkmalarına rağmen, yasadışı eylem ve grev yaptıkları iddiaları ile acımasızca iş sözleşmeleri feshedilen 305 THY A.O ve THY Teknik A.Ş işçisinin bu haksızlığa karşı direnişleri sürerken hukukda bu işçilerimizin haklı olduklarına karar verdi.

12. İş Mahkemesinde bugün görülen davalarda 26 THY Teknik A.Ş üyesi işçinin işverence yapılan fesihleri haksız bulunarak işe iadelerine karar verildi.

Demokrasi ayıbı grev yasağını 5 ay sonra kaldıran siyasi irade, bu nedenle iş sözleşmeleri feshedilen işçilere yapılan haksızlığı da ortadan kaldırmalıdır. 305 THY işçisi işe geri alınmalıdır.

Hukuka saygılı olacağını kanal kanal dolaşarak ve bu haksızlığı çarpıtarak anlatan THY A.O ve THY Teknik A.Ş Yönetim Kurulu Sayın Hamdi Topçu bir kere olsun verdiği sözün arkasında duracak mı merak ediyoruz?

Ancak biz direnişimizi Atatürk Havalimanı Dış Hatlar bölümünde 210 gündür nasıl inançla onurla sürdürdüysek, sürdürmeye devam edeceğiz. Bu direniş 305 işçinin işegeri dönüşü direnişidir. THY A.O. Yönetimini bir kez daha uyarıyoruz. Gelin bu şirketlerde bozulan iş barışı ve huzurunu tesis edelim. Bu haksızlığı sona erdirelim. Önümüzdeki günlerde başlayacak THY A.O 24. Dönem toplu iş sözleşmesinin kaderi de buna bağlı olacaktır.”

Artık spekülasyonlarla bir yere varılamayacağının ortaya çıktığı bir dönemdeyiz. Geriye kalanı paylaşım için kıran kırana bir mücadele olacak. Paylaşım savaşındaki her biri haksız olan taraflara karşı, kafasının karıştırılmasına izin vermeyip net olan, gerektiğinde gerektiğince direnen, direnenlere destek olan kazanacaktır.

Bir yanıt yazın