Zenginlik ve Mülkiyet Düşmanlığı

Zen­ginlik, köken olarak, haiz olanların muhafaza etmeye ça­lış­tığı, diğerlerinin imrendiği bir insanlık halidir.

Bu an­lam­da, insan zenginliği kendi zenginliği ya da baş­ka­sı­nın zen­gin­liği olarak doğrudan hisseder. An­cak, bir in­san­lık hali olarak zenginliğin işareti olarak mal mülk biz­zat zen­ginlik olarak kavranınca; mal mülk ola­rak zenginlik insanın hali olarak zenginliğin yokluğudur. Mal mülkte insanlık hali ola­rak zenginlik bu­lun­maz; mal mülk cisimler ve yerlerdir, in­sanlık hali ise sü­reç. Ancak, çevresinde malın mülkün zenginlik ola­rak gö­rül­mesi durumu yaygınlaşınca, insan ar­tık malı mülkü, doğ­ru­dan zenginlik olarak göz­lem­le­me­ye başlar. Mal mülk doğal olarak ya da insani olarak zenginlik olmaz; ancak, top­lum­sal olarak malın mülkün zenginliği gerçeklik kazanır. Mal mülk, doğal sü­reç­ler­le de­ğil, o topluma özgü toplumsal sü­reç­lerle, herhangi bir in­sana gö­re değil, o toplumdaki insana gö­re zenginlik olur. Ma­lın mülkün işareti olarak mali ka­ğıt­lar olarak zen­ginlik or­taya çıkış bakımından malın mülkün yokluğudur. Bir kağıt parçasını cebinde taşıyan, cebinde taşıdığının cebinde bulunmayan, üstelik cebe sığması mümkün olmayan mal mülk olduğunu düşünür; değerli kağıtlar, mal mülkün fiili yokluğu, zihni varlığıdır. Malın mülkün zenginliğinin toplumla gerçeklik kazanmasından sonra, bir de bunların doğal içeriğinin, maddi­liğinin bu­lun­madığı kağıtların zenginliği, insanın toplumsal olarak dayatıldığını hissettiği zaman bağlantılarıyla gerçeklik kazanır.

Ancak toplumsal zorlamayla fiilen varlığı hissedilebilecek mülkiyet ta en baştan bir yokluk, olmama durumudur; Mülkiyete sahip olan dı­şın­da­ki her­kesin mülkiyete konu olanı -suç yapılmayansa- kul­la­na­ma­ma durumudur. Hemen hemen herkese ya­sak­la­ma anla­mı­na gelen mülkiyet fikri nasıl muhafaza edi­lir? Mülkiyet fik­rini bir iyilik olarak muhafaza eden zi­hin­ce mülkiyeti benimsemeyen dü­şünüş mülkiyet düşmanlığıdır. Mül­ki­ye­tin bir yokluk ol­duğu hatırlandığında mülkiyet düş­man­lığı olmayanla mü­ca­deledir; mücadele sü­dü­rü­lü­yor­sa mül­kiyet dışında başka bir­şeylerle yapılır. Zihnin böyle bir anında, mülkiyetten ge­nel­likle zen­ginliğe bir kayma ya­pı­lır. An­cak gerek mali ka­ğıt­lar ola­rak, gerek mal mülk ola­rak zen­ginlik bizzat olumsuzlama ol­du­ğun­dan, mülkiyet düş­ma­nı, in­sa­nın gereksinimleri gi­de­ril­miş, ra­hat ve hoşluk için­deki ha­li olarak zenginliğin düş­ma­nı du­ru­muna düşer. Hal­bu­ki, insanın bu gereksinimleri gi­de­ril­miş, rahat ve hoş­luk için­deki halini, bizzat mülkiyetin var­lı­ğı­na karşılık ge­len top­lumsal koşullar sınırlar, giderek or­ta­dan kaldırır. İs­ten­me­yene, benimsenmeyene yol açanla mü­ca­dele, yokluklarla temellenen akla, mülkiyette ol­du­ğu üze­re, is­ten­meyen, benimsenmeyen için mücadele ola­rak yan­sır.

Bir yanıt yazın