Avrupa Birliği ve Türkiye’de dinsellik

Avrupa Birliği’ndeki baskın dinsel zihniyet ve pratikler, Türkiye’dekilerden ağırlıklı olarak geridir. Bu gerilik, neredeyse zamanın ta en başından beri şimdi Avrupa Birliği’nde yaşayanların başına çok dertler açtı. Sorunlar salt Avrupa’da kalmadı. Dünyanın ulaşabildikleri her yerine sorunlarını da beraberlerinde götürdüler. Nihayetinde dinsel zihniyet bakımından olan bu gerilik ancak imanın zayıflamasıyla aşıldı. Türkiye bakımından şimdi karşı karşıya olduğumuz soruyu şöyle ifade edebilirim: Avrupai standartlara uygun olması bakımından dinselliklerde yaşadığımız gerilemenin kalıcı olduğu veri alınabilir mi; kalıcı olamayacaksa dinsellikler konusunda düzelmelere bağlı olarak değer düzeninde gelişecek değişiklikler, diğer bakımlardan şu ya da bu derecede eskiye dönüşe ya da gerilemeye yol açacak mı?

“Avrupa Birliği ve Türkiye’de dinsellik” yazısını okumaya devam et

İnternet Engelli Türkiye

15 Mayıs 2011’de başta İstanbul’da Taksim’de olmak üzere Türkiye’nin bir çok yerinde Türkiye’de internete uygulanan fiili kısıtlamaların daha da ağırlaştırılarak yasal bir kılıfa bürünmesine karşı yapılan eylem sanki yaşanmamış gibi. Halbuki basında geniş yer bulunup sanki bütün Türkiye’yi ayağa kaldırmış gibi sunulan eylemlere katılanların kat kat üstünde bir katılımla gerçekleşti.

“İnternet Engelli Türkiye” yazısını okumaya devam et

Birliği bozan kopuş haklı olabilir mi?

Rosa Luxemburg ve Antonio Gramsci, 1. Dünya Savaşı’nı takiben sosyal-demokrat ya da sosyalist partilerden ayrılıp farklı komünist partilerin kurulmasına öncülük ettiler; ülkeleri, izleyen on beş – yirmi yıl boyunca, faşist yönetimlerin elinde kaldı. Acaba Rosa, Antonio ve arkadaşlarının yaptıklarının bunda katkısı oldu mu?

“Birliği bozan kopuş haklı olabilir mi?” yazısını okumaya devam et