Türkiye’de Aklın Durumu

Bu soruna daha önce Aklın Kuşku Hali’nde parmak basmıştım. Şimdi “görü” desem kim ne anlayacak? Günlük hayatta kullanımı yoktur. İçeriksiz, soğuk, katı ussallıkla kullanılan bir kavram gibi gelir insana. Ya “sezi” ya da “sezgi” desem ne anlaşılır? “Sezi” şimdi burada olmayan bir şeyin var olduğunu hissetmektir. Anlatacağımı her ikisi de karşılamaz. En iyisi özneye vurguyla “içseyrediş” nesneye vurguyla “içseyrediliş” diye adlandırdığımı tane tane anlatayım.

“Türkiye’de Aklın Durumu” yazısını okumaya devam et

İnsan türü

Türlerin o türün her bireyinde bulunan türsel özellikleriyle kavranmasının, türlerin varlıklarını nasıl sürdürdüklerini ve evrimi anlarken yanıltıcı olduğunu düşünüyorum. Kanımca bireylerin tümünde bulunan özelliklerin yanı sıra düzenli biçimdeki tür içi çeşitlilik, türlerin varlıklarını sürdürmelerini ve evrimi belirleyicidir.

“İnsan türü” yazısını okumaya devam et

Aceleye Ne Gerek Var

Annemin babası, dedem rahmetli Sami Usta tornacıydı. Hasköy’de Haliç’in kıyısında iki katlı, çok yüksek tavanlı, iç alanı geniş olan bir binadaydı torna tezgahları. 1970’lerde, ben daha çocukken gittiydim bir iki kere. “Ne olsa yaparım”cı cinsinden değildi dedem. Uzmanlaşmıştı. Mermer kesme makinaları üretirdi. Arka sokaktaki kahvesinde gazetesini okurken ve tavla oynarken hatırlıyorum dedemi. Kralı gibiydi o anki dünyamın. Geçenlerde Balat’ta, bir binanın üst katında, Haliç’e bakan geniş pencereden ayna gibi karşımda buldum o binayı. Yağmurlu bir gündü.

“Aceleye Ne Gerek Var” yazısını okumaya devam et